İki lider arasındaki karşılıklı takdir, maddi anlamda meyvesini verdi ve Çin’in Doğrudan Yabancı Yatırım Fonu (DYY), Macaristan’a yaklaşık 16 milyar avro değerinde bir yatırım vaadinde bulundu.
Macaristan, Avrupa Komisyonu’nun elektrikli otomobillere yönelik soruşturmasının hedefi olan Çinli elektrikli araç üreticisi BYD’nin fabrikasından yararlanıyor. Ayrıca Brüksel tarafından yüksek riskli tedarikçi olarak görülen Çinli teknoloji devi Huawei ile bağlarını derinleştirmek için adımlar atıyor. Ayrıca Budapeşte’yi, komşu Sırbistan’daki Belgrad’a bağlayan demiryolu inşaatının da bütün finansmanı Çin tarafından sağlanıyor.
Şimdi Budapeşte, AB Konseyi dönem başkanlığının dizginlerini devralıyor. Bu da diğer AB liderlerinin çoğuyla arası kötü olan Orbán’a ağırlığını koyma şansı veriyor. Macaristan önümüzdeki altı ay için AB’nin gündemini belirleyerek, Brüksel’in Çin ve müttefiklerine karşı giderek daha iddialı hale gelen tutumunu tersine çevirmesine olanak tanıyacak.
Macaristan’ın AB Bakanı János Bóka yakın tarihli bir demecinde kullandığı “Çin ile anlamlı ve karşılıklı fayda sağlayan bir ekonomik ortaklık olasılığı var. bunun bir sonraki kurumsal döngünün en büyük sorunu olacağına inanıyorum” ifadeleri, ileriki günlerde yaşanacakların adeta bir özeti.
Ursula von der Leyen’in “jeopolitik” Komisyonu, ABD ve Japonya ile koordinasyon içinde hareket ediyor. Komisyon, tedarik zincirlerini Çin başta olmak üzere “dost olmayan ülkelerden” koparmak için büyük bir hamle yapmanın eşiğinde. Dahası Leyen’in liderliğindeki AB, kritik araştırmaları ve teknolojileri rakip güçlerden korumayı amaçlayan bir ekonomik güvenlik stratejisi üzerinde çalışıyor .
Macaristan, Komisyonun önümüzdeki ay Çin elektrikli araçlarına uygulayacağı cezai vergilerden , yani Çin’in AB ortak pazarına giriş bileti fiyatından en fazla kazanç elde edecek ülkelerden biri. Ancak Budapeşte, Çin’i kendinde uzaklaştırmaktan ve ticari ilişkileri yıpratmaktan çekiniyor.
Önümüzdeki altı ay boyunca Macaristan başkanlığının yüzü olacak Bóka, açıklamalarının devamında “Genel olarak ekonomik güvenlik diye bir şey yok. Güvenliğimize yönelik riskler varsa, bu risklerin özel olarak tanımlanıp ele alınması gerekir. Genel olarak ekonomik güvenlikten bahsediyorsanız, ayrışmadan bahsediyorsunuz. Biz ise ayrıştırma yapmama kararı aldık; bu kararımız bütün riskleri ortadan kaldırıyor” dedi.
RİSKTEN ARINDIRMA POLİTİKASI RAYDAN ÇIKMAK ÜZERE
AB Komisyonu, önümüzdeki altı ay boyunca risk azaltmayı gündeme alma konusunda Budapeşte’ye güvenemeyeceğini zaten biliyor. Brüksel’in ekonomik güvenlik hamlesi, von der Leyen’in bir yıl önce konuyla ilgili ilk kez iddialı bir konuşma yapmasından bu yana durmuş durumda. Peki Layen’in “gelecek yıllarda Avrupa’nın egemenliğini, güvenliğini ve refahını garanti altına alma” sözü ne olacak?
Bu büyük taahhütler, Avrupa başkentlerinde AB yöneticilerinin algılanan aşırılıklarına karşı geleneksel bir suskunlukla karşılaştı. Bu durum Komisyon’u stratejisini uygulamaya koyma konusunda endişelendiriyor.
19 Haziran’da AB ülkeleri tarafından tartışılan bir belgeye göre, bir yıl sonra bu çabalar , AB’nin işin tam olarak nasıl koordine edileceğine dair iç çekişmelerinin ortasında hala darmadağınık durumda. Budapeşte, özellikle AB’nin, işletmelerin tedarik zincirlerini, insan hakları ve çevre ihlalleri açısından izlemesine yönelik yeni gereklilikleri kabul etmesinden hemen sonra, Avrupalı şirketlerin daha fazla bürokratik işlerle uğraşmalarına gerek olmadığını düşünüyor. Diğer ülkeler, AB’nin müttefikleri ilerlerken Budapeşte’nin başkanlığı sırasında ekonomik güvenlik sürecini yavaş yürüteceği görüşündeler.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin kıdemli politika uzmanı Tobias Gehrke geçenlerde “Macaristan, spoiler verme eğilimini sürdürerek Avrupa’nın ekonomik güvenlik gündemini sabote etmek için altın bir fırsata sahip” ikazında bulunmuştu. Gehrke açıklamalarının devamında “Macaristan son yıllarda Çin’in Avrupa’daki en iyi dostu olma profilini hızla ilerletiyor. AB’nin ekonomik güvenlik stratejisi bu rahat ilişkiye doğrudan bir meydan okuma olarak görülüyor” diye ekledi.
EJDERHAYLA DANS ET
Macaristan ekonomisi, Covid dönemindeki tedarik zinciri kesintilerinin bir iki darbesi ve Rusya’nın Ukrayna’yı geniş çaplı işgalinin ardından gelen enerji şokundan ağır bir darbe aldı. Çin ticaret ve yatırımının sağladığı ekonomik destek, bu çalkantının bıraktığı ekonomik yaraların bir kısmının iyileşmesine yardımcı olmuşa benziyor.
Xi’nin, nominal GSYİH açısından Çin’in yüzüncü katından daha küçük bir ekonomiye sahip olan Macaristan’a olan ilgisi kafa karıştırıcı görünse de Budapeşte’nin etkisi ham mali rakamların gerektirdiğinin çok ötesine geçiyor. Zira Macaristan, Avrupa Birliği’nin doğu ucu ile batıdaki sanayi merkezi arasında stratejik bir konuma sahiptir. Siyasi sistemine bakılırsa kirpi gibi, kapalı ve değişime şüpheyle bakılırken, imalata dayalı ekonomisi hem son derece açık hem de Alman tedarik zincirleriyle, özellikle de otomotiv endüstrisinde, derinden iç içe geçmiş durumda. O halde Macaristan, Çin’e Avrupa’nın geri kalanına giriş kapısı olarak hizmet edebilir mi?
Rhodium Group ve MERICS tarafından hazırlanan yeni bir rapora göre, Çin’deki elektrikli araç patlaması yatırımlara yol açtı: Macaristan geçen yıl Avrupa’ya gelen tüm Çin yabancı yatırımlarının %44’ünü alarak Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık’ın toplamını geride bıraktı.
Macar Otomotiv Endüstrisi Birliği’nin genel müdürü Csaba Kilian, batarya teknolojisi alanında çalışan 25 ila 30 firmanın ülkeye yatırım yaptığını ve CATL gibi çoğunluğunun Çinli olduğunun altını çiziyor. Kilian ayrıca “Macar hükümetinin hedefi, en iyi teknoloji şirketlerini çekmekten ibaret. Burada basit montaj faaliyetlerinden bahsetmiyoruz” dedi.
Kilian, Çin elektrikli araçlarına uygulanan tarifeler hakkında ise “Bu çok tehlikeli olabilir. Büyük olasılıkla Avrupalı otomobil üreticileri bundan büyük zarar görecek” diye konuştu. Bu açıklamanın AB Komisyonu’nun bu ayın başlarında, Çinli elektrikli araç üreticilerini %38’e varan ek tarifelerle vurmaya karar vermeden önce gerçekleştiğini de hatırlatmakta fayda var.
EJDERHANIN GÖZ YAŞLARI MACARİSTAN’I REFAHA TAŞIR MI?
Macaristan’ın Çin’in yörüngesine girmesi sadece Brüksel’i dürtme girişimi olarak kabul edilemez. ING Bankası’nın Macaristan’dan sorumlu kıdemli ekonomisti Peter Virovacz “Orbán’ın iletişim kurma biçiminden ve yaptıklarından hoşlanmasanız bile günün sonunda o, iki güç arasında sıkışıp kalmış bir lider. Yaptıkları da dengeleme politikasının tabii bir yansıması” diye konuştu.
Macaristan, AB ekonomisinin en temel unsurlarından. AB ve Çin, ülkedeki ucuz işçi ücretleri ve eğitimli iş gücünden yararlanarak burada bir üretim merkezi kurma hayaliyle yanıp tutuşuyor. Açıklamalarında bu konuya da değinen Virovacz “İşte bu gerilim nedeniyle Covid-19’a tepki olarak sınırlar kapatıldığında özellikle Macaristan’ın daha az etkilendiğini gördük” dedi.
Virovacz ayrıca Orbán’ın tartışmasız başarılarından birinin, sürdürülemez düzeydeki borcun dizginlenmesi olduğunu belirtti. Ancak yaklaşan ulusal seçimlerin de baskısı altında, sanayiyi ve hane halkını desteklemek için bir harcama dalgası başlattığında bu durum kısa bir süre önce değişti. Ülkenin borcu bir kez daha arttı ve Macaristan’ın para birimi forint zayıflayarak ithalatı daha pahalı hale getirdi ve Macaristan’da enflasyon uzun bir aradan sonra %17’yi görerek Avrupa’nın en yüksek enflasyonunu yaşandı.
Crédit Agricole ekonomisti Nathan Quentric, “Çin yatırımı, Macaristan’ın dış dengelerini istikrara kavuşturmak ve büyümeyi canlandırmak için tam da doğru zamanda geldi” diye yazdı. Orbán’a göre sorun, AB’nin Macar ekonomisi açısından kesinlikle merkezi konumda kalması olarka görülüyor. Bu nedenle Quentric, Budapeşte’nin Çin ile gelişen bağlarının “risk taşıyan bir kalkınma tercihi” oldundan emin.
Avrupa seçimleri jeopolitik çıkmazdan çıkmanın bir yoludur . Sağın güçlenmesi Orbán’a biraz nefes alma fırsatı verebilir, ancak partisi Fidesz anketlerde zayıf çıktı.
Ancak ufukta Kasım ayında yapılması planlanan çok daha önemli bir oylama daha var. Ve Orbán’ın önemli müttefiklerinden biri olan Donald Trump pekala kazanabilir. Bunun Macaristan’ın Çin ile ilişkisi açısından ne anlama geldiğini herkes tahmin edebilir. Buradaki asıl sorun Çin ejderhasının, Avrupa’yı yakmadan önce Macaristan’da eğitilip edilemeyeceği…